CategoriesUncategorized @tr

Morbid Obezite ve Cerrahi Tedavisi

Halk arasında bilinen adıyla tüp mide yani sleeve gastrektomi ameliyatı mide hacminin küçültülmesini amaçlar. O nedenle diğer bir adıda mide küçültmedir. Ancak bilinen ve en çok bu şekilde olduğu zannedilen mekanizma tek başına kilo kaybını ve düzelen tip 2 şeker hastaığını açıklayamaz.

Başka mekanizmalarda olması gerekir. Yapılan çalışmaların sonucunda iştah azalması yani az yemenin midenin giriş yani fundus kısmından salgılanan ghrelin hormonu ile desteklendiği ortaya çıkmıştır. Aslında mide boşken ghrelin salgısı artar ve buda iştahı artırır, böylece kişi acıktığını hisseder. Bu sırada tokluk hissi veren yani iştahı durduran GLP-1(glucagon like peptide 1), CCK(cholecystokinin), PYY(peptide YY) gibi hormonların salgısı azalır. Yemek yenip mide dolunca ghrelin salgısı azalır, GLP-1, CCK, PPY gibi hormonların salgısı artar, iştah azalır ve kişide doygunluk hissi oluşur. Aslında tüp mide ameliyatı ile midede hızla dolma ve gerilme ile dolu mide hormonal durumu sağlanır ve kişinin yeme isteği azalır.

Ameliyattan sonra nasıl besleneceğim? Her şeyi yiyip içebilecek miyim?

Tüp mide ameliyatı olmaya karar veren adaylar sıklıkla ameliyattan sonra bir daha eskiden yedikleri ve çok sevdikleri yemekleri yiyip yiyemeyeceklerini soruyorlar.

Tüp mide ameliyatı yaptığımız hastalar ameliyattan sonra özel bir diyet ile beslenirler. Bu diyet ilk üç hafta sıvı gıdalar, dördüncü hafta püre gıdalar ve beşinci haftadan itibaren normal gıdalardan oluşur. Beslenmede 2 ana kural vardır. Birincisi tüm gazlı içeceklerden sakınmak, ikincisi katı sıvı ayrımı yapmak yani yemeklerden 30 dk önce sıvı alımını bırakıp yemekten 30 dk sonra sıvı alımına başlamaktır. Diğer bir önemli nokta yeterli sıvı alımıdır. Günlük su ihtiyacı kilo başına 30-35 ml üzerinden hesaplanmalıdır. Örneğin 100 kg bir hasta en az 3 lt günlük sıvı tüketmelidir. Yetersiz sıvı alımı durumunu ağız kuruluğu ve az miktarda koyu renk idrar çıkarma ile anlayabiliriz. Ayrıca az su içtiğimiz zaman nedensiz bir halsizlik ortaya çıkar. O durumda yeterli suyu ağızdan alamıyorsanız mutlaka bir hastanede serum taktırmanız gerekir. Sıvı açığı düzelince halsizlikte düzelir. Bunun yanında su içmenin kendiside kalori harcatır, bir bardak su böbreklerden atılırken yaklaşık 30 kalori harcanır.

Ameliyattan sonra başımıza neler gelebilir?

Ameliyattan sonra ilk 24 saatte en korkulan şey baldır damarlarından akciğere pıhtı atmasıdır. Buna pulmoner emboli diyoruz. Bu durumun oluşmaması için ameliyattan önce varis çorabı giydirip kan sulandırıcı insüline benzer küçük bir iğne yapıyoruz. İkinci ve yedinci günler arasında en sık görülen bir diğer komplikasyon ise kaçaktır. Kaçak küçülmüş olan midenin yeni oluşturulan dış kenarından mide suyunun karın içine sızmasıdır. Mide sıvısı çok asitli olduğundan yakıcı etkisi vardır. Midenin kendi iç duvarını eritmemesi için mucizevi bir salgı mideyi korumaktadır. Ancak karın içinde bu asit yakıcı etki yapar. Bunun yanısıra bu ortamın üzerine eklenen bakterilerle ortaya çıkan enfeksiyon hastanın durumunu kötüleştirir. Kaçak ile neyseki çok karşılaşmıyoruz. Çeşitli serilerde % 0-1 oran verilmektedir.

Kaçak olduğunu nasıl anlarım?

Kaçak olduğu zaman enfeksiyona bağlı ateş yükselmesi ve sırta vuran karın ağrısı ortaya çıkar, enfeksiyon ve ateşe paralel kalp atım hızı dakikada 100’ün üzerine çıkar. Bu durum 3 yada 4. gün taburcu olduktan sonra 1 ay içinde evdede başınıza gelebilir. Böyle bir durumda mutlaka kendi cerrahınızla bağlantı kurmanız şarttır. Zaten hastalar yakından takip edilirse bu durumu atlamak mümkün değildir. Bu nedenle biz özellikle 7. gün kontrolüne büyük önem veriyoruz ve ilk kontrol günü olan 1. aya kadarki 3 hafta boyunca Whatsapp ile hastalarımızı yakından takip ediyoruz.

Kaçak nasıl tedavi edilir?

Kaçaktan değil kaçağı atlayıp tanı koyamamak, hastayı kaderi ile baş başa bırakmak tehlikelidir. O nedenle tanı konulması tedavinin %50’sini oluşturur. Tanı koymak için radyoopak sıvı içirilerek hastalarımıza karın tomografisi çektiriyoruz. Tanıyı koyduktan sonra ağızdan beslenmeyi kesip iltihap biriken yere tomografi veya ultrason eşliğinde bir boru yani dren yerleştiriyoruz. Eş zamanlı geniş spektrumlu antibiyotik başlayıp damardan besliyoruz. Bu arada kapanmayı kolaylaştırmak için mide çıkışındaki basıncı düşürmek amaçlı pilor kaslarına botoks enjeksiyonu yapılabilir. Bu şekilde 30 günde kapanmaz ise yemek borusundan 12 parmak bağırsağına uzanan midenin gıdayla temasını kesen plastik kaplı metalik stentler yerleştiriyoruz.

Gerekirse yoğun bakım ünitesine alıyoruz. Burada amacımız enfeksiyonun ilerleyip akciğer böbrek karaciğer kalp gibi organların iflas etmesini engellemektir. Bu şekilde etkin bir tedavi ile 6-8 haftada kaçak kapanır ve stent endoskopik yöntemle çekilir. Endoskopik olarak içeriden dikiş koyma veya klip koyma gibi yöntemler denenebilir. Fistülün oluştuğu yeri cerrahi olarak onarmak başarılı sonuç vermez. O nedenle cerrahi tedavide amaç mide içi basıncı düşürmek olup revizyon cerrahisi ile gastrik by-pass’a çevrilebilir, yinede kapanmaz ise midenin tümü cerrahi olarak çıkartılıp yerine ince barsaktan mide yapılabilir. Yinede temel cerrahi prensiplere uygun olarak kontrollü fistül haline getirebilirsek çok komplike işlemlere gerek kalmadan zaman içinde kaçak debisi düşüp kapanabilir.

Sleeve gastrektomi ameliyatı şeker hastalığıma iyi gelir mi?

Kilo kaybının yararlı etkileri dışında fundusun çıkarılması ile ghrelin hormonunun düşmesi ve glp-1 hormonunun yükselmesiyle tip 2 şeker hastalığının %50 civarında tamamen düzeldiğini, kalan hastalarda ise ilaç ihtiyacının azaldığını söyleyebiliriz. Ancak hastalıklı obezite ile birlikte tip 2 şeker hastalığı durumunda gastrik bypass ve diğer metabolik cerrahi tedavi teknikleri ile tip 2 şeker hastalığı tedavisinde %85’in üzerinde başarılı sonuçlar elde edilmektedir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir